KANUNLARA RİAYET

Amerika’da Kanunlara Mutlaka Uyun

 

Amerika’da her insanın “social security number” (SSN) denen bir numarası vardır ve yaptığınız her tür kanuni ve finansal işlem (nakit parayla yapılanlar hariç) o numara üzerinden kayıtlara geçer. Bu numarayı almak neredeyse bir zorunluluktur (must). Bu numarayı almadan kredi kartı çıkaramaz ve hiçbir sağlık sisteminden faydalanamazsınız. Ayrıca kanunlar çok ciddi bir şekilde tatbik edilir. O yüzden kanunlara her zaman uymanızı öneriyorum.

 

Amerikalıları yanıltmak ve ucuz hesaplar peşinde olmak yapılmaması gereken şeylerdendir. Örneğin, semtinizde bulunan kütüphaneden ödünç aldığınız kitabı zamanında teslim etmemek, randevunuza geç gitmek (15 dk once orada olmak jest addedilebiliyor), üstünüze kayıtlı faturaları zamanında ödememek gibi yanlışlar sizin ABD’de uzun sureli kalmanıza engel olabileceği gibi bir başka turistik girişinizde karşınıza sorun olarak çıkabiliyor. Çevremden gözlemlediğim kadarıyla, evet amerikalıları bizim ülkemizdeki insanlardan çok kolay ikna edebiliyorsunuz, ama yanıltıldıklarını anladıklarında size ilelebet siliyorlar, ya da en azından uzunca bir süre açık bir tavır alıp işlerinizi zorlaştırabiliyorlar.

Kanunların en hassas olduğu nokta ise vergiler. Meşhur bir Amerikan atasözü şöyle der: “Two things are inevitable: Death and Taxes” (“İki şey kaçınılmazdır: Ölüm ve Vergiler”. Trafik de bir başka hassas konu. Elektronik kameralar ve diğer takip sistemleri sebebiyle bütün trafik ihlallerinizin tespit edileceğinden ve cezalandırılacağından emin olabilirsiniz.

Tagged :

ZAMANI İYİ KULLANMANIN YOLLARI

Zaman, Amerika’da para kadar değerlidir, hatta daha değerlidir. Özellikle de kısıtlı bir zaman diliminde birşeyler başarmak isteyen bizler için…

Bu kıymetli zamanımız, Amerika’da hiç beklenmedik şekillerde ziyan olabiliyor. İşte çok vakit kaybına neden olan şeylerden bazıları ve tasarruf metodları:

 

  • İnternet: Çalışan insanın en büyük düşmanı! YouTube’a, Netflix’e ya da Türk gazetelerine bir dalarsanız günde 2 saatiniz gidebilir. En güzeli kendi kendinize günde ya da haftada diyelim ki belli sayıda bir saati aşmayacağınıza dair söz vermeniz. Mesela e-postalar için günde bir saat, sosyal ağlar için 1 saat, ve video için de 1 saat. Bakın çok az gözüküyordu herbiri ama her gün uyanık olduğunuz ve yemek pişirip yemediğiniz 14 saatten 3’ü, yani %20’sinden fazlası gitti bile!

 

  • E-mail monkey: E-mailinize yeniden yeniden bakma hastalığına “e-mail monkey” (yani sırtınızda sizi sürekli dürtükleyen bir maymun e-maili kontrol etmenizi istiyor 🙂 denir. Eğer böyle bir sorununuz varsa bunu 4 saatte bir ya da mesela günde sadece 3 kez, toplamda bir saati aşmamak kaydıyla sınırlandırabilirsiniz. Ve e-mail için de benzer kurallar oluşturabilirsiniz.

 

  • Televizyon: Vakit kaybı olduğunu daha once söylemiştim.

 

  • Yemek yapmak için uğraşmak: Yemekleri önceden pişirip buzluktan çıkartarak mikrodalgada ısıtabilirsiniz. Bulaşıkla uğraşmak istemiyorsanız kağıt tabak ve çatal alarak epey vakit kazanabilirsiniz.

 

  • Araba satın almak için uğraşmak, araba bakmak: Günleriniz gidebilir bu işe, ama eğer baktığınız araba tiplerini sınırlandırırsanız vakitten tasarruf edebilirsiniz. Ayrıca araba satın alma kısmındaki bilgiler ışığında daha telefonda pek çok arabayı eleyebilirsiniz. Mesela 120K üstündeki ve 10 yıldan daha eski olan arabaları almamanızı tavsiye ederim.

 

  • Yeni gelenlere yardımcı olmak: Yeni gelenlerden birkaçına bir arada size uyan saatlerde (mesela sizin de alışveriş yapacağınız saatlerde) yardımcı olursanız harcadığınız toplam vakit azalacaktır.

 

  • Havaalanında insan karşılama: Buluşacağınız insan gecikebiliyor, başka uçağa binmiş oluyor, ya da bir sonraki uçakla geliyor ve sizin belki o gününüz tamamen gidiyor. Çaresi: Havaalanına ilk geldiği anda Baggage Claim’den sizin ofisinize telefon açacak, siz de iş ya da araştırmanıza ara verip gidip alacaksınız. Böylece yeni inen kişi yarım saat beklemiş olacak, siz ise 3-4 saat bekleme riskini ortadan kaldırmış olacaksınız. Bunu yapmaya gönlünüz elvermiyorsa o zaman en azından
    • buluşacağınız yeri (benim önerim: ilk çıktığı nokta ve orada buluşamazsanız baggage claim),
    • o gün giyeceğiniz kıyafeti,
    • en fazla ne kadar süre bekleyeceğinizi,
    • sizi bulamazsa hangi numaradan kimi arayabileceğini

yazarsanız belirsizliklerin bir kısmı ortadan kalkar.

Ayrıca çok yoğun olarak Türklerin geldiği dönemlerde öğleden önce gelecek olanları birisi, öğleden sonrakileri birisi karşılamak üzere okulunuzdan “van” alabilirsiniz. O gün elinizde bir “Hoşgeldiniz” yazısı tutarak belki haberleşilemeyen diğer Türkleri de havaalanından toplayabilirsiniz.