SON SÖZ

Bu kitapta, Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim görmek isteyen ve/veya yaşamak isteyenlere faydalı olacağına inandığım bilgileri paylaştım. Umarım bu bilgiler sizlerin, benim yaşadığım birçok sıkıntıyı yaşamadan, ABD’de eğitiminizi tamamlamanıza yardımcı olur. 

Söyleyebileceğim son söz şudur: ABD’de en zor şey yalnızlıktır. Bu sebeple gerek aynı şehirdeki akraba ve Türk dostlarınız, gerek kafa yapısı bakımından uyuştuğunuz diğer Amerika’lı ve uluslararası öğrenci ve arkadaşlarınız ve mümkünse de araba tamirciniz, doktorunuz size yakın olacak şekilde evinizin yerini seçiniz. Bunun ötesinde, yine kafaca uyuştuğunuz insanlardan, ve özellikle sınıf veya iş arkadaşlarınızdan oluşan bir dayanışma ağı (support network) oluşturun ve düzenli aralıklarla buluşun. Yine dayanışma ağınızdaki insanları hiç sebep olmadığı halde sadece hatırlarını sormak için telefonla bizzat arayın, zor günlerinde (örneğin hastalandıklarında veya arabaları bozulduğunda) mutlaka yanlarında olun, çok daha sık arayın ve yardımlarına koşun. Bu şekilde, hayat hepiniz için çok daha kolay olacak, hepinizin yaşam direnci ve sevinci artacaktır.

Yaşam boyu tüm güzelliklerin sizlerle olmasını diliyorum.

Tagged :

TÜRKİYE’YE KESİN DÖNÜŞ YAPANLAR İÇİN BİLGİLER

Türkiye’ye kesin dönüş yapmak için taşınması pek kolay olmayan eşyalarınızı Türkiye’ye göndermek biraz uğraştırabilir. Eğer benim gibi çok fazla kitabı olan biriyseniz kitaplarınızı USPS’ten M-Bag ile Türkiye’ye yollayabilirsiniz (ben öyle yapmıştım). Epey bir tuttu, pound başına (1 pound=0,45 kg) $1 ödedim, 1.5 ay sonra orada olacak şekilde. Herbir torbaya en fazla 66 pound koyabiliyorsunuz. Kitap ve basılı materyal için (aciliyeti yoksa) yine de en güzel metod bu. Bunlar benim zamanımdaki rakamlardı. Siz gönderinizi yapmadan önce güncel rakamları kontrol edersiniz. 

Tagged :

EVLİLİK FAKTÖRÜ

Amerika’da Evlenmenin Zorlukları 

Evlilik, özellikle Türk bir yaşam yoldaşı bulmak, Amerika’da gerçekleştirilmesi oldukça zor bir konu. Bunun başlıca sebepleri arasında şunlar sayılabilir: 

  • Amerika’da Türk çevresinin çok kısıtlı olması
  • Zaten sayıca az ve lobice güçsüz olan Türkler’in kendi aralarında Türkiye’yi aratmayacak şekilde çeşitli sebeplerden bölünmüş olmaları
  • Hemen herkesin kendi mesleğiyle/işleriyle çok meşgul olması, ve ikinci plana düşürdüğünde büyük çabayla adım adım yaklaştığı ve kaybetmekten çok korktuğu meslek, yeşil kart, master, doktora gibi “uzun emel”lerinin bulunması
  • Özellikle öğrencilerin uzun yıllar kısıtlı bir bütçe ile “idare etmek” durumunda olması
  • Vize, yeşil kart, master, doktora gibi emellere henüz ulaşılmamış ve belki uzun yıllar boyunca ulaşılamayacak olmasından dolayı oluşan belirsizlik ortamı ve böyle bir belirsizlik ortamında evlilik kadar önemli bir konuda yanlış adım atılacağı korkusu
  • Türkiye’den gelen bir insanla burada yetişen bir insan arasında önemli denebilecek kültürel farklar olabilmesi
  • Gençleri evlendirmek icin çaba gösterebilecek aile ve akrabaların, sosyal ortamların bulunmaması
  • İlişkilerle ilgili çeşitli sağlık risklerinin varlığı ve oldukça yaygın olması: Burada bir istatistik ve bir de gözlem: Amerika’da 45 milyon insanin genital iltihap (genital herpes) virüsünü taşıdığı rapor edilmiş. Bu tür STD’leri (Sexually Transmitted Disease) taşıdığına inanan ve taşıma riski özellikle yüksek olan pek çok kişi sağlık kayıtlarına geçmesinden korktuğu için kendini test ettirmiyor (referansım bir eczacı).  Bu tür hastalıklar konusunda ayrıntılı bilgiyi http://www.cdc.gov/std/ sayfasında “disease facts and information” kısmında bulabilirsiniz.

Bütün bu sebepler –ve diğerleri- ilişki ve evlilik olayını oldukça aksatıyor. Kimi durumlarda 6-10 sene bahsedilen uzun emellerden dolayı insanın en önemli gençlik yılları yalnız başına geçebiliyor. Bu önemli bir  tuzak (trap), en azından bunun varlığını ve muhtemel sebeplerini yazmak istedim. 

Yeşil Kart için Evlilik

Bir de, yine özel bir konu olduğu için önceden yazmayı düşünmediğim, ancak bir arkadaşımın önerisi üzerine ve pek çok insan üzerinde yarattığı önemli tahribat yüzünden bir başka “trap”e da kısaca değinmek istiyorum: Yeşil kart için bir Amerika’lı ile –formalite icabı da olsa para ile anlaşarak- evlilik… Bu amaçla yapılan evliliklerin içinde mutlulukla sonuçlanana ben henüz rastlamadım.  Çok önemli tahribat yaptığına ve her iki tarafa da (özellikle de Türk’e) hayatı zehir zemberek ettiğine her rastladığım durumda şahit oldum. Bu yolun sonunda hemen hemen kesinlikle iki taraf da hayatı boyunca mutlu başka bir evlilik yapma şansını yitiriyorlar. Çoğu kez de zaten yeşil kart başvurusu başarıyla sonuçlanmıyor (Gerard Depardio’nun da oynadığı “Green Card” filminde olduğu gibi devlet evliliğin sahte olup olmadığını anlamak için mülakat düzenliyor, ve uzun yıllar süren bir süreç söz konusu). Bir de “önce evlenelim, yeşil kartı alınca boşanır yeniden evlenirim” gibi bir yaklaşım var ki, bununla ilgili söyleyecek şey bulamıyor, bu tecrübeyi yaşamış insanlarla konuşulmasını öneriyorum.  Özet olarak, yeşil kart için anlaşmalı (ya da gizli art niyetli) evliliği aklınızdan kesinlikle çıkartın diyorum. Bir kez dünyaya geliyoruz, yaşam yoldaşımız olarak kimi seçtiğimiz herhangi bir ülkenin pasaportundan daha önemli.

Tagged :

KALMALI MI, DÖNMELİ Mİ?

UZUN YILLAR SÜRECEK BİR MACERA

Bu çok önemli bir soru, ve burada yaşayan herkesin kendisinin vereceği bir cevap. Farzedelim ki Amerika’da sevdiğiniz bir iş bulamadınız. Bundan sonra o ilk işinizden çok daha iyisini bulma olasılığınız çok düşük, çünkü her çalışma tecrübeniz hem özgeçmişinize (resume) hem SSN’a işleniyor, ve bir sonraki iş başvurunuzda buna bakılıyor.  Farzedelim ki Amerika’da sevdiğiniz bir iş buldunuz. Yeşil kart, öğrenci vizesi statüsünden çıkıp H-1 vizesi ile çalışmaya başladıktan sonra ortalama 5 yıl civarı süren bir süreç. Amerikan vatandaşlığı almak istiyorsanız, yeşil kartınız çıktıktan sonra da 3 yıl net Amerika’da kalmanız gerekiyor. Üniversitede geçirdiğiniz zamanlar, asistan olarak çalışmış da olsanız, bu sürece dahil olmuyor.  Diyelim ki Amerika’ya 22 yaşında geldiniz. İki sene master yaptınız, 24 yaşındasınız. İş buldunuz, çalışmaya başladınız, herşey yolunda gitti, ekonomik kriz olmadı, 29 yaşında yeşil kartınız oldu. Vatandaşlığınız 32 yaşını buluyor.  Bu kadar uzun bir süreçte hayatınızda pek çok şey değişecektir. Örneğin pek çok kişi büyük annesini ya da dedesini buradaki yoğun çalışmaları sırasında son bir kez göremeden kaybediyor. Uzun vadede Amerika’ya yerleşildiğinde ebeveynlerin buraya getirilmesi imkansıza yakın, çünkü onlar Türkiye’de alıştıkları ortamı arıyorlar.  Çok uzun vadede burada yaşayanlar sonuçta yaşamlarını anne ve babalarından (halen sağlarsa) ayrı geçiriyorlar, ve bağlantılarını “sanal” yollardan, telefon ve e-maille devam ettiriyorlar. 

Bu arada yeşil kart ve vatandaşlık başvurusu yüzünden Türkiye’ye uzun yıllar gidemeyenlerin sayısı da oldukça fazla.  Yeşil kart ve Amerikan vatandaşlığı başvurularının diğer dezavantajları arasında avukatlara akıtılan binlerce dolar (en az $5000) ve 10 yıla varan belirsizlik süreci sayılabilir.

Tagged :

KONSOLOSLUK İŞLEMLERİ

Amerika’da bulunduğunuz süre içinde pasaportunuzun süresinin dolmasına en az 6 ay bulunmasına dikkat edin. Daha ayrıntılı bilgiyi 

http://www.washington.emb.mfa.gov.tr/ 

adresindeki Türkiye Cumhuriyeti Washington Büyükelçiliği’nden alabilirsiniz.

Pek çok kişi Amerika’da çalışıp bedelli askerlik yapıyor. Bedelli askerlikle ilgili bilgileri “bedelli askerlik” şeklinde bir Google araması ile erişebilirsiniz. Hatta en güncel bilgiler için bu terimlerin yanına bulunduğunuz yılı, mesela 2020 yılını da ekleyebilirsiniz.

Konsolosluk ile ilgili işlemlerde en temel kurallar işleri en az 3 ay öncesinden halletmek ve (baylar için) ne olursa olsun kesinlikle bakaya durumuna düşmemek! 

Bu konuyla ilgili fazla bir bilgi veremiyorum, çünkü değişiklikler olabiliyor. En iyisi hem bu konularla yakın zamanda uğraşanlarla hem de konsoloslukla bağlantıda olarak işinizi takip etmek.

Tagged :

KİTAPLAR

Farzedelim ki mühendislik alanında okuyorsunuz ve Python, Solidity, Java, ya da C# öğrenmeye karar verdiniz. Önce Barnes and Nobles ya da başka bir kitap mağazasına gidip değişik kitaplara bakın. Bilgisayar konularında uğraşıyorsanız QUE, SAMS ve O’Reilly yayınevlerinin oldukça güzel kitapları olduğunu farkedeceksiniz. Amazon’da kitapların içine bakmak mümkün olsa da bizzat elinizde tutup sayfaları hızla çevirmek kadar etkili olmayabilir. Tüm bu kitaplarla ilgili yorumları www.amazon.com adresinden okuyabilirsiniz.  Ayrıca bilgisayar konusundaki yeteneklerinizi (skill) yeterli olgunluğa ulaştıkça sertifika alarak belgelendirmenizi öneririm.

Tagged :

STAJ VE İŞ BAŞVURUSU

Staj ve İş Başvuruları İçin Web Sayfaları

Forbes 500 listesinde yer alan tanınmış büyük firmalarda staj yapmak hatta çalışma tecrübesi edinmek kariyer açısından olumlu etki yapmaktadır.

Sektöründe lider firmalarda çalışmak her zaman avantajlıdır, bu şirketlerde daha kısa sürede daha fazla tecrübe kazanmak mümkün olmaktadır. Ancak, firmanın iş kültürü ve birlikte çalışılacak insanlar daha önemlidir.

Firmalar arasında tercih yapmak gereken durumlarda, hangi firmadaki insanlarla çalışmanın tercih edileceği düşünülmelidir.

Küçük firmalarda daha fazla sorumluluk almak gerekebileceği için tecrübe kazanmak daha kolay olabilir. Büyük bir firmada başarıya ulaşmak için geçen zamanda, aynı çabayla küçük bir firmada büyük başarılar elde edilebilir.

Küçük startup firmaların listesine angel.co sitesinden, stajyer arayan büyük firmaların bilgilerine vault.com sitesinden ulaşabilirsiniz.

 

Staj yapılan firmaların bilinen firmalar olması işe alınmak için önemli bir etken olmaktadır.

 

İlgilenilen firmada çalışan kişilerden ya da İnternetten edinilen bilgiler ile çeşitli stratejiler geliştirmek mümkündür.

  • Amerika’da Kariyer Siteleri
  • hired.com [job search]
  • dice.com [technology job search]
  • indeed.com  [job search]
  • monster.com [job search]
  • vault.com [firmalarla ilgili araştırma yapmak için]
  • chronicle.com [doktoralılar için iş ilanları]

Amerika’da iş bulmak ayrıntılı olarak araştırılması gereken ayrı bir kitap konusudur.

 

İş Bulmanın En Etkili Yolu ve Diğer Öneriler

İş bulmanın en etkili (hatta belki de en etkili yolu) tanıdıkların vasıtasıyla iş imkanlarını araştırmak. Bir işe başvururken tanıdık bir insanın ismini belirtmek kapıların açılması için kolaylık olabiliyor. Eğitiminiz/iş yaşamınız boyunca tanıştığınız insanlarla mümkün olduğunca bozuşmamanızı öneririm, çünkü başvurduğunuz bir işte karşınızda o insanlardan birini ya da onları çok yakından tanıyan ve sizin hakkınızda bozuştuğunuz kişiye fikir soracak birisini bulabilirsiniz.  Zaten mesleki merdivenden yukarı tırmandıkça insan sayısı azalıyor ve herkes birbirini iyi ve kötü yanlarıyla tanıyor.

 

Bir de İnternet sayfalarında ve kitaplarda kolay bulunmayan birkaç ipucu (tip):

 

  • “Job Hunting For Dummies” kitabını öneriyorum
  • Penguin yayınlarının “Get Hired in 60 Seconds” kitabına benzer bir kitap alarak soru/cevap şeklinde interview’a hazırlanmanız şart. Özellikle sizi zorlayacak bazı soru tipleri var, mesela “Önceden çalıştığınız yerdeki olumsuz bir tecrübenizi anlatır mısınız?” Bu tür bir soruyu cevaplayabilmek için hazırlıklı olmak lazım ve doğru cevabı insan ancak bu tür kitaplarda buluyor. Aslında siz iş görüşmesine iyi hazırlanarak işinizi de ciddiye alacağınızı ima ediyorsunuz.
  • Üniversite kütüphanelerinde (genelde “reservation desk” yakınında) referans kitaplar ve medya olur, ki bunların arasında iş gorüşmesi (“job interview”) ile ilgili olanlar da çoğunlukla bulunur. Ben bu tür kaynaklardan çok şey öğrenmiştim.
  • İyi işlerin çoğunluğu hocalar, arkadaşlar vasıtasıyla bulunuyor. Çalışmak istediğiniz şirkette bir şekilde ortak noktanız olan (örneğin Türk olabilir, ya da aynı bölümdensinizdir) bir insan bulmaya çalışın, onla önceden konuşup şirket hakkında ve şirketin beklediği nitelikler hakkında bilgi alın. Pek çok arkadaş sadece Türkler’le kısıtlıyor arkadaş çevresini, ama özellikle Amerika’lı başta olmak üzere her çeşit ülkeden hem sağlam bir profesyonel ilişki (professional relation) hem de az da olsa bir tanıdık (personal acquaintance) içinde bulunduğunuz bir dayanışma grubu oluşturmak çok daha gerçekçi bir yaklaşım.
  • Hocalarla ilişkilerinizi çok çok iyi tutun.
  • Okulunuzun kariyer servisi (career services) kısmındaki insanlarla ilişkilerinizi çok çok iyi tutun. Buradaki insanlarla deneme iş görüşmeleri (practice interview) yapabilirsiniz. Ayrıca sizin resumenizi okuyup önerilerde bulunurlar.
  • Şirketin İnternet sayfasını ziyaret edip ayrıntılı bilgi edinin. Özellikle çok istediğiniz firmaların ve rakiplerinin web sayfalarını daha o firmadan bir kişi ile bile tanışmadan yutun derim.
  • Cover letter olayı çok önemli, her e-mailleşmenizde güzel bir cover letter yazın. Bu konuyla ilgili kitaplar mevcut. (Örneğin; For Dummies serisi çok güzel)
  • (Baylar) İş görüşmelerine giderken koyu renk takım elbise ve beyaz ya da açık mavi gömlek giyin.
  • İş görüşmesine gitmeden önce bir kart hazırlayın kendinize: Office Depot’dan ya da kırtasiye satan başka bir yerden alacağınız özel kalın kağıtlar kolayca kıvrılıp kart olarak kullanılabiliyor. İnternet üzerinden de kendinize kartvizit bastırabilirsiniz (“business card printing” diye arayın).
  • Görüşmeye siyah deri dosya ile ve güzel görünüşlü bir tükenmez/dolma kalemle girin.
  • Görüştüğünüz insanın kartına kısaca da olsa bakıp gülümseyerek ceketinizin üst (ya da iç) cebine koyun.
  • Görüştüğünüz ve size faydalı olabilecek (ve kartını aldığınız) her insana görüşmeden hemen sonra (en geç ertesi gün) özel olarak sade bir “Thank You” kartı yollayın. Ya da en azından bir teşekkür maili yollayın (etki açısından kart mailden 5 kat üstün diyebilirim!)

 

Çalıştığınız işleri dikkatlice seçmenizi öneririm, çünkü yasal (legal) olarak çalıştığınız her iş sosyal güvenlik numaranıza (social security number) işlenecektir. İleride yeni bir işe başvurduğunuzda geçmişteki tüm işlerinizin kayıtları da yeni başvurduğunuz şirket tarafından incelenecektir.

 

Son olarak, iş bulmada LinkedIn’in (www.linkedin.com) önemini vurgulamak isterim. LinkedIn’de astgele herkese davetiye göndermek yerine sadece bizzat tanıştığınız ve pozitif bir etkileşim yaşadığınız insanlarını ağınıza katmanız daha akıllıca olacaktır. Örneğin benim LinkedIn kabul ya da davet kriterim şudur: “Ben bu insana ileride yardımcı olur, “favor” yapar mıyım, ve o da bana yapar mı?”

Tagged :

SERTİFİKASYON

Mühendislik alanlarında çalışanlara, özellikle inşaat ve kimya mühendislerine “P.E.” (professional engineer) sertifikasyonunu almalarını öneririm:

http://www.nspe.org/

Bu belgenin alınması için 3 P.E. belgeli insandan referans alabilmelisiniz. Ayrıca birkaç yıl aralıklı olmak üzere iki kere sınava girmeniz gerekiyor. Master ya da doktora yıllarında bu sınavlardan ilkine girip ilerleyen yıllarda iş tecrübesi edindikten sonra ikincisini alabilirsiniz. Bu belge size iş basvurularında avantaj sağlayacaktır.

 

Eğer bilgisayarla ilgili konularda çalışıyorsanız programlama dillerinde, işletim sistemlerinde sertifika edinmek size faydalı olacaktır. Ayrıca system yöneticiliği (system administrator) için sertifikasyonlara başvurduğunuzda ve iş basvurularında da faydalı olacaktır. Örnegin Sun firması Java için,  Microsoft firması Windows server administration için sertifikasyon veriyor gerekli sınavları geçenlere. Bu sınavlar kolay değil, gerçekten konunun uzmanı olmanız gerekiyor. O yüzden yüklü bir programı olan master ya da doktora çalışmalarıyla beraber yürütmek zor olabilir ve tavsiye etmem. Ancak okulu bitirdikten sonra iş aradığınız ya da çalışma iznini beklediğiniz dönemde gerçekleştirebileceğiniz faydalı bir çalışma olabilir.

 

Java sertifikasyonu için www.oracle.com ana sayfasında “certification” diye aratın. Diğer sertifikasyonlardan networking konusunda Net+, A+ (2 test) ve MCSE (Microsoft Certified System Engineer, 7 ayrı test) almaya çalışmak iyi bir fikir olabilir. Bunlarla ilgili bilgi için www.comptia.com, https://securereg3.prometric.com/ adreslerini ziyaret edebilirsiniz. İkinci verdiğim adres aynı zamanda bu sınavlara hazırlayan kitaplarını satın alabileceğiniz bir yayınevi. Bunların dışında Linux sertifikasyonu da iyi bir fikir olabilir. Bu tür sertifikasyonlar için video eğitimlere www.lynda.com  sitesinden erişebilirsiniz.

Tagged :

İNGİLİZCENİZİ GELİŞTİRMEK İÇİN

Amerika’ya gelen pek çok kişinin yapmak istediği bir şey İngilizceyi geliştirmek. Bunun için buradaki okulların dil okullarına (language school) başvurulabileceği gibi özel eğitim kurumlarındaki İngilizce kurslarına da katılmak mümkün. Ayrıca kiliseler ve sinegoglar da İngilizce kursları düzenliyor.

 

Bir insanın oturup ders çalışır gibi İngilizce çalışması gerçekten disiplin gerektirdiği için bunu yapmak her zaman kolay olamayabiliyor. Aslında televizyon izlemek faydalı olabilir ama televizyonun ne kadar vakit öldürücü olduğu göz önünde bulundurulduğunda şu taktikleri uygulayabilirsiniz:

 

  • Televizyonda haberleri izleyin.
  • Kütüphanelerden çeşitli konularda belgeseller, filmler ödünç alıp videodan izleyin.
  • Ev arkadaşı olarak Amerikalı ya da başka ülkelerden ev arkadaşı bulmayı deneyin.
  • Time ya da ilgi duyduğunuz diğer dergileri düzenli olarak, bilmediğiniz kelimeleri çıkartarak satır satır okuyun (ama okuduklarınıza inanmak zorunda hissetmeyin kendinizi). Bir yıl içinde bunun ne kadar faydalı olduğunu göreceksiniz.
  • iTunes’dan podcast mp3’leri indirin.
  • com’dan sesli kitap (audio book) satın alın ve dinleyin.
Tagged :