UZUN YILLAR SÜRECEK BİR MACERA
Bu çok önemli bir soru, ve burada yaşayan herkesin kendisinin vereceği bir cevap. Farzedelim ki Amerika’da sevdiğiniz bir iş bulamadınız. Bundan sonra o ilk işinizden çok daha iyisini bulma olasılığınız çok düşük, çünkü her çalışma tecrübeniz hem özgeçmişinize (resume) hem SSN’a işleniyor, ve bir sonraki iş başvurunuzda buna bakılıyor. Farzedelim ki Amerika’da sevdiğiniz bir iş buldunuz. Yeşil kart, öğrenci vizesi statüsünden çıkıp H-1 vizesi ile çalışmaya başladıktan sonra ortalama 5 yıl civarı süren bir süreç. Amerikan vatandaşlığı almak istiyorsanız, yeşil kartınız çıktıktan sonra da 3 yıl net Amerika’da kalmanız gerekiyor. Üniversitede geçirdiğiniz zamanlar, asistan olarak çalışmış da olsanız, bu sürece dahil olmuyor. Diyelim ki Amerika’ya 22 yaşında geldiniz. İki sene master yaptınız, 24 yaşındasınız. İş buldunuz, çalışmaya başladınız, herşey yolunda gitti, ekonomik kriz olmadı, 29 yaşında yeşil kartınız oldu. Vatandaşlığınız 32 yaşını buluyor. Bu kadar uzun bir süreçte hayatınızda pek çok şey değişecektir. Örneğin pek çok kişi büyük annesini ya da dedesini buradaki yoğun çalışmaları sırasında son bir kez göremeden kaybediyor. Uzun vadede Amerika’ya yerleşildiğinde ebeveynlerin buraya getirilmesi imkansıza yakın, çünkü onlar Türkiye’de alıştıkları ortamı arıyorlar. Çok uzun vadede burada yaşayanlar sonuçta yaşamlarını anne ve babalarından (halen sağlarsa) ayrı geçiriyorlar, ve bağlantılarını “sanal” yollardan, telefon ve e-maille devam ettiriyorlar.
Bu arada yeşil kart ve vatandaşlık başvurusu yüzünden Türkiye’ye uzun yıllar gidemeyenlerin sayısı da oldukça fazla. Yeşil kart ve Amerikan vatandaşlığı başvurularının diğer dezavantajları arasında avukatlara akıtılan binlerce dolar (en az $5000) ve 10 yıla varan belirsizlik süreci sayılabilir.